16 Temmuz 2011 Cumartesi

Son Bir Şey Daha Var

Sene 1947. Yıldız Tozu (Star Dust) isimli uçak, Reginold Cook adlı geçmişi başarılarla dolu bir pilotun kontrolünde, 6 yolcu 5 mürettebatla birlikte Santiago’ya varmak üzere Buenos Aires’ten havalanıyor. (Ne uzun bir cümle!) And Dağlarına çakılıyorlar. Hepsi ölüyor. Yıldız Tozu telsizinden gönderilen son mesajlarda, anlaşılamamış bir kısaltma veya isim göze çarpıyor: Stendec. Bu mesaj birkaç kez tekrarlanıyor ve bir daha uçaktan haber alınamayışıyla son buluyor. Anlamı halen çözülemeyen bu sözcük, telsizcinin son düşüncesi oluyor.

İbrahim Şinasi Efendi
İbrahim Şinasi Efendi’yi duymuşsunuzdur. Osmanlı Devleti döneminde ilk yerli gazeteyi çıkaranlardan biri… Farklı edebiyat türleriyle ilgilenmiş, Avrupa doğumlu birçok yazı türünü Türkçe ile tanıştıran o olmuş. Her organizma gibi onun da eceli gelmiş, ölmüş. Şinasi’nin kafatası kemiğinde bir tümör var. Sabah, saat altıyı gösterirken birden doğruluyor, etrafına bakınıp hokkayı ve kalemi buluyor. Yakındaki bir kâğıda “Fskmuni” yazıyor, sırtı üzerine düşüyor ve bir daha uyanmıyor. Fskmuni sözcüğünün de herhangi bir anlamı yok.

İnsanlar öldüklerinde gerilerinde bir ömürlük hatıralar, bir ömürlük hatırı sayılır bir iz bırakıyorlar. Ama kimseye yetmez ki bir ömür, daha fazlası gerek, biraz daha fazlası. Bu yedi harfli kelimeler onların, yetmeyen ömürlerinde dünyaya iletmek istedikleri ama beceremedikleri son mesajları… Maalesef şifreleri de elimizde değil o mesajların, çözemiyoruz. 7 harflik sırlardan ibaret o kelimeler. Trajikomik bir durum…

Bu blogu benim dışımda okuyan o diğer kişiye, sana soruyorum: Senin tek kelimelik son mesajın ne olurdu? Bir sır belki. Anlat. Çünkü zamanın tükendiğinde, o mesajı birilerine iletmek istesen de başaramayacaksın. Bir şeyleri yarına erteleme, dünden yapmış ol. Hayat, bir şeyleri daha sonra açıklanmak üzere içimizde saklamak için çok kısa… Planlar yapmak için de çok kısa… Hayat, yaşamak için bile yeterli değil ki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söyleyecek sözün varsa sen de paylaş.