Karıncalar ağaçtan toprağa, topraktan yuvalarının olduğu ağaca hayatları boyunca gidip geliyorlar. Normal şartlarda bu düzen hiç şaşmıyor. Enfekte olduktan sonraki bir hafta içerisinde tüm vücutları mantar sporları tarafından işgal ediliyor. Fungus, karıncanın merkezi sinir sistemini etkiliyor. Normalde koloniden ve takip ettikleri patikadan hiç ayrılmayan işçiler düzenlerini kaybediyor, zikzaklar çizerek yürümeye başlıyor. Karıncalar nihayet daldan düştüklerinde yerden yaklaşık bir karış yüksekteki yaprakların üstünde bilinçsizce dolaşmaya başlıyorlar. Hasta karıncalar öğlen güneş en tepedeyken çenelerini yapraklardan birinin damarına kenetliyor ve o vaziyette ölüyorlar. Ölüm ısırığı… Her karınca aynı şekilde can veriyor, bu ölüm ısırığıyla. Daha sonra karınlarından bir sap çıkıyor ve sporlar etrafa yayılıyorlar.
Karıncanın ölüm ısırığı ardından çekilmiş fotoğrafı. |
Bizim beynimiz bir karıncanın sinir ağından çok da büyük ve karmaşık, çok daha güçlü. Fakat küçücük bir virüsle bağışıklık sistemimiz çökebiliyor, küçük bir bakteriyle tuvalet zorunluluğu işkenceye dönüşebiliyor, şekilsiz bir mantarla deriniz size yabancılaşıp bir kurbağanınkine dönüşebiliyor. Bazen birini kendinize rakip olarak görebilirsiniz, bazen o birini rakibiniz olamayacak kadar zayıf da görebilirsiniz. Belki gerçekten daha büyük, daha güçlüsünüz ondan. Fakat ondan üstün olduğunuza emin misiniz? O zaman en iyi davranış herhangi bir kıyaslama yapmamak olur sanırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Söyleyecek sözün varsa sen de paylaş.