15 Temmuz 2011 Cuma

Savaşta ve Aşkta Her Yol Mübah

Nice yüzüne bakmaya cesaret edemeyeceğiniz, midenizin bunu kaldırmayacağı cengâverler gördüm; yüzüne bakmaya doyamayacağınız, kıyamayacağınız kızları peşlerinden koşturuyorlardı. Nice zıt kutuplar gördüm; aynı noktada yoğunlaşıp itişmesiz kakışmasız mutlu mesut yaşıyorlardı. Şu upuzun ilk cümledeki, cengâverler kısmını saymazsak, cengâverlerden biri benim. O yüzüne bakmaya kıyılmayacak kızlardan biri de, birinin peşinden koşması kısmını saymazsak, sevgilim. Ama nasıl oldu bu, dünyada nasıl oluyor?

Şu erkekler var ya şu erkekler… Hani kadınlardan zeki olduklarını iddia ediyorlar her zaman. Haklılar… Bir kadının bir erkeği peşinden koşturmak için yapması gerekenler uzay bilimi değil ki. Bir kadının güzel olması, peşinden koşulması için gerek ve yeter koşul. Ayrıca çirkin kadın yoktur, az ayran vardır. Evet, az ayran… Bir erkek yeterince ayran gönüllüyse etkilenmeyeceği kadın yok. Bir kadını etkilemekse kesinlikle çok zor... Bu nedenle erkekler çeşitli, etkili savaş taktikleri geliştirmişler. Bunlardan birini, gözlemleyebildiğim en garip olanını paylaşmak istiyorum.

Herkes sevilmeyi sever. Birinin gözüne hoş görünmek, insanın kendine güvenini arttırıyor, hayata bakışını değiştiriyor çok kez. Size kendinizi güzel hissettiren birilerinin varlığı, moralinizi tavan yaptırıyordur. Haklı mıyım kızlar? Söz gelimi etrafınızda dolaşan bir erkek… Size yakın davranıyor, canınız sıkkınken tek bir “moralim bozuk” mesajınızla tüm gecesini size ayırıyor. Size iltifatlar ediyor. Çok kez güzelliğinizden dem vuruyor. Galiba sizden hoşlanıyor da, ama emin değilsiniz. Yine de siz kadınların içgüdüleri kuvvetlidir, haklı olmalısınız. Ama sizin duygularınız onunkilere benzemiyor. O, sizin için sadece bir arkadaş… Yakışıklı sayılır ama öyle çok da çekici değil. Fena biri demiyorum ama size uygun değil işte… Tipiniz değil. Evet, parola bu: Tipiniz değil.

O size âşık ama siz onu sıradan biri olarak görüyorsunuz. Ta ki o kişinin hayatına biri girene, o kişi bir başka kızın adını söyleyene, hatta arada bir o kıza iltifatlar edene kadar… Erkeklerin en büyük silahı, en etkili taktiği buradan çıkmış olmalı: Uzun süre kızın peşinden koşmak ama aşklarını ilan etmemek, bir süre sonraysa bir başkasıyla ilgileniyor gibi görünmek. Biraz zahmetli ama çok etkili bir yöntem… Kızların zaafı bu: Kendilerine artık değer vermediğini düşündükleri insanlara değer veriyorlar. İstanbul caddelerinin hiç gözde olmayan bekârlarından Kirpi bile (kızları görünce salya akıtmak yerine, ilgisiz kalarak) bu taktikle sevgili bulabilir bence.

Ne dersin? “Kızları Tavlama Sanatı” adlı bir kişisel gelişim kitabı mı yazsam?

3 yorum:

  1. Ve aslinda askta, savas da var biraz.

    YanıtlaSil
  2. Elbette öyle.. Aşık olduğun insan, diğer tüm insanlarla yaptığı savaşı kazanarak hakimi oluyor kalbinin. Bazen gezinirken sağa sola öylesine salladığı kollarıyla pataklıyor milleti, bazen de elindeki kılıç ve onu kullanma ustalığıyla savaş meydanındaki herkesi teker teker mağlup ediyor.

    YanıtlaSil
  3. Ya da belki beşer beşer mağlup ediyor, yeteneğe bağlı.

    YanıtlaSil

Söyleyecek sözün varsa sen de paylaş.