18 Temmuz 2011 Pazartesi

Kumarda Kaybeden Aşkta da Kaybeder

Hazırlıkta, biri kurduğumuz grupla birlikte, diğeri bireysel olmak üzere iki sunum yapmamız istendi bu dönem. Bireysel olan sunum için kafamda kurduğum plan sürekli değişti: Önce matematik, sonra matematik ve kumar, sonra kumar, son olarak da Blackjack’ti konu. Sunum yapmaya çıktığımdaysa Blackjack ve stratejileri olmuş çıkmış benim sunum. Neyse… Sonuçta az biraz araştırma yaptım 21 oyunuyla ilgili, tarihini öğrendim.

Bu 21 denen zımbırtıyı Fransızlar icat ediyor. Bu zımbırtı, fırsatlar ülkesi Amerika’ya gidiyor ama Craps (bir çeşit zar oyunu) ve Poker’in hüküm sürdüğü bu memlekette bir türlü kendini gösteremiyor. Kumarhaneler biraz kafa yoruyorlar bu konuya, 21’in müşteri çekmeyişine. Bir formül bulunuyor: Aldığı ilk iki kartı, as ve siyah bir vale olan oyunculara bahislerinin 10 katı para ödüyorlar. Millet aç, çoluk çocuk evde kumarda kazanılmış haram para bekler. Kumarbazlar durur mu, hemen atlıyorlar yeme, iştahla yutuyorlar, düşük ihtimalli küçük bir değişiklik yüzünden bu yeni 21 oyununun müptelası oluyorlar. Oyunun adı da değişiyor: Blackjack, Siyah Vale. Yıllar geçiyor, “Siyah Vale” kumarhanelere en çok kâr yaptıran oyun olarak sağ kalmayı başarıyor. Onu çekici kılan 10 katı kazandırma kuralı artık silinip gitmiş olsa da.

Hadi aşka bakalım. (Aşkı da Fransızlar icat etti. Hah! Bu olmadı işte. Tamam, Paris aşk şehri olabilir ama tarihte bizimki kadar eski bir millet varken aşk nasıl, ne idüğü belirsiz barbar bir kavimler göçü ürünü milletin meyvesi olabilir ki? Parfümü pis kokularını örtmek için kullanırlarken aşkı hangi ayıplarını örtmek için kullandıklarını merak ederdim.) Karşı cinsten (tercihe göre değişebilir) biri vardır etrafınızda. Bir şekilde ilginizi çeker. Fiziğini fark edersiniz, çekici görünür gözünüze. Çok zekidir, öyle akıllıca hareket eder ki bulduğu çözümler ve olaylara bakış açısıyla sizi çok kez ağzınız açık bırakır. Hassastır da, çevresine, doğaya düşkün bir insandır. Ve iyi kalplidir. Evet, altın gibi kalbiyle adeta bir şefkat ve iyilik abidesidir o. Bir şekilde onun o iyi kalbini kazanırsınız, sevgiliniz olur. Mükemmel bir insandır o. Size 1’e 10 veriyordur. Sonra işler değişir.

Sorunlarınıza karşı ilgisiz kalır. Sizi dinlemez, sizi sevdiğini söylemez olur. Ağzından cımbızla laf alırsınız ya da eliniz boş kalır. Yolda yürürken yavru kedileri korkutmaya çalışır, bazen çöp kutusu çok uzakta kaldığında elindeki kâğıdı buruşturup yere atar. Burnunu karıştırdığı zamanlar olur, dün ne yediği sorusuna “Su sayılır mı?” sorusuyla karşılık verir. Ve sivilceleri çıkmaya başlar. Vücudunun görmenize izin verilen her yerinde, sadece sizin fark edebildiğiniz sivilceler… Değişmiştir artık. Ama o hala size ait olandır, mükemmeldir. “Bu durum kalıcı olamaz!” Kötü bir dönemden geçtiğinizi düşünüp eski haline dönmesini beklersiniz. Şansınız yaver gitmez. Kendinize “Niye değişti ki? Neden eskisi gibi değil!” diye sorar durursunuz, cevabı veremez, artık bu soruları sormayacağınız günün gelmesi için dua edersiniz. Yine de onunla birliktesinizdir, ondan ayrılamıyorsunuzdur. İçinizdeki, partnerinize dair umut hiç sönmez, ondan bir türlü kopamazsınız.

Siz bir aşk kumarbazısınız ve 1:10 kuralı ile gözünüz boyandı. Nasıl kumarda uzun vadede para kaybedilmeye başlansa bile (ki kasa her zaman kazanır) insanlar Siyah Vale’den vazgeçemiyor, siz de eskiden sevdiğiniz kadını/erkeği kaybetmiş olsanız da vazgeçmeyi beceremiyorsunuz.

Not: Bu yazıyı aşk değil, arkadaşlarımla ilgili tecrübelerime dayanarak yazıyorum. Ama başlık güzel durdu, yazı da bu şekilde gelişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söyleyecek sözün varsa sen de paylaş.