7 Temmuz 2012 Cumartesi

Tanıdık

Nedense tanıdıklarla karşılaşmayı hiç sevmiyorum. Asosyallikten değil, zannetmem ama uzaktan tanıdığım “günaydın” bile demediğim kişileri okul dışında görünce ister istemez üzerimde bir baskı oluşuyor. Selam vermesem “bak bak havalara bak” diyecek, selam versem “sanki okulda konuştuğumuz var açık mert korkusuz!” diyecek. Yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem yine bıyık…

Daha geçenlerde başıma geldi. Orduevi değil ki yolgeçen hanı çalıştığım yer! Ne iş yaptığım da belli değil. Başlarda cankurtaranlık yapıyordum, sonra kimse boğulmaz dediler, girişe attılar, bir ara bilgisayar biliyorum diye kasiyerlik yaptım, şimdilerdeyse aşçıyım. Bandanam bile var. Ne hoş değil mi? Üç vakte yarbay olarak çıkacağım orduevinden. Muhasebeci mi izinli? “Resesif’cim, bilgisayar biliyordun değil mi? Tamam canım matematik gibi zaten, topla çıkar denkleştir hesapları.” diyorlar. Tip tip bakışlarımdan olacak, çabucak vazgeçip bir askere verdiler o görevi. Allah razı olsun!

Tanıdıklardan mı bahsediyordum? Ha, evet, niye böyle oldu? Neyse... Kasiyerlik yaparken denk geldim. Göz göze geldik. Tepki vermek için üç saniyem vardı. Ya tanımazdan gelecektim ya da selam verecektim, iki basit seçenek… Bir adım önümdeki adama el salladım! İki seçenek varken “merhaba” demem ya da siktir etmem gerekirken ben iki karış önümdeki adama el salladım. Saçmalık. O da şaşırdı şapşallığıma zaten. Neyse efendim belki önümdeki lanet olası bilgisayar donduğu, belki de ben kasiyerliği fazla beceremediğimden üç kere koştum diğer kasaya ve çok şükür siparişini aldım.

Tanıdıklar neden benim tanıdık torpiliyle kazanç sağlayabileceğim yerlerde karşıma çıkmaz ki zaten? Şans işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söyleyecek sözün varsa sen de paylaş.