6 Temmuz 2012 Cuma

Son Yüzyılın Bağımlılığı

Size son zamanlarda, özellikle 20’nci yüzyıldaki aşırı modernleşmeyle yükselişe geçen bir bağımlılıktan, zararlı bir alışkanlıktan söz edeceğim. Ne olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz ama isim vermek istemiyorum, X diyeceğim. İsmini kullanmak bile ona olan ihtiyacı körüklüyor çok kez. Sonuna kadar okursanız sevinirim. Zira bunun iyi bir şey olduğunu iddia edenler bile vardır aramızda. Anlattıklarımın bir kısmı bilmediğiniz, farkına varamadığınız şeyler olabilir, elimden geldiğince açıklamak, aydınlatmak isterim.

Her zararlı alışkanlığa az çok nasıl başlandığı bellidir: İnsanın başına bir şey ya meraktan ya arkadaştan gelir. X için de öyle. Çevrede o kadar fazla kullananı vardır ki kaçamazsın ondan. Nereye baksan bir başkasını görürsün. Hani pipo gibi seyrek değil ki, toplumda çok fazla vaka var. E, dolayısıyla insanın merakını cezbediyor. “Acaba ben de mi denesem?” Hani başlayıp düzenli olarak kullanmak için değil, merak edersin nasıl bir şey olduğunu, neler hissettirdiğini. Başlayıp sonra bırakırsın, sırf nasıl bir şey olduğunu deneyimlemek içindir bu. Bırakamazsın. Birçok kez de arkadaşlarda görüldüğü için, onlardan geri kalmamak için, kendini yalnız, dışlanmış hissetmemek için başlanır. Uzun süre görmezden gelsen dahi bir gün, elbet bir gün gelir o soru: “Sende var mı? Niye yok?” Sanki herkeste olmalıymış gibi bir his belirir içinde, için içini kemirir. Belki bir şekilde başlarsın da…

(Burada bir not: Eskiden X’i kullananların yaşı daha yüksekti. Ama şimdi biraz daha dikkatli bakarsanız çevrenize başlama yaşının ilköğretim dönemindekilere kadar düştüğünü görebilirsiniz.)

Başlarsın. X o kadar büyülü bir şeydir ki nasıl bir illet olduğunu fark edemezsin. Başlarda kendine güvenini arttırır. Zekisindir, güzel/yakışıklısındır, etkileyicisindir, insanlar imreniyordur sana. Dünya çok daha pembe görünür gözüne, sanki hiç sorun yoktur veya vardır ama X ile her şeyin üstesinden gelirmişsin gibi. Gelememeye başlarsın. En başta da X’le ilgili sorunları çözemezsin zaten. X için para/zaman/enerji harcamak zorundasındır. Sana güç veren X günler geçtikçe gücünü emen bir yaratığa dönüşür. X’e devam edebilmek için kendini, hayatını değiştirmek zorunda kalırsın. Arkadaşlarından da uzaklaşırsın yavaş yavaş. Oysa onlar da senin gibi X kullanan insanlardır. Demek ki seni X kullanmazken yalnız hissettiren sendeki bir eksiklik değil, X’in onları kendi küçük dünyalarına hapsetmesiymiş. Senin dünyan da küçülür, daralmaya başlarsın. Derslere veremezsin kafanı, aklın fikrin X’tedir. Nefes almakta güçlük çekersin. Bir gün işler çok dayanılmaz bir hal aldığında da bırakırsın X’i. Bırakamazsın.

X’i diğer bağımlılıklar içinde kısmen özel yapan şudur: Kullanmaya devam ettikçe “ne kadar zarar verdiği” düşüncesiyle doluyken kafan, bıraktığında aklında sadece “başladığında aldığın o benzersiz tat” vardır. Dolayısıyla bir kez başlayınca hep olsun istersin. Diğerleri için hayat güllük gülistanlıktır. Hem X kullanıp hem de dertsiz tasasız yaşayabilmektedirler, sen niye yapamayasın? Yoksunluk belirtileri baş gösterir. Hemen şimdi X’e ihtiyacın vardır. Hemen şimdi beyninin ödül merkezini uyarmak zorundasındır. X’sizlik dayanılmaz bir hal alır. Bir şekilde bulursun X’i ama sana zarar veriyordur, bırakmak zorundasındır. Bırakırsın, ama yoksunluk? Hayatın sonuna veya tedavi olup X’i vücudundan tamamen atana kadar (ki genelde evlenince geçer) devam eden bir döngü…

Bu yüzden benim size önerim etrafınızda ne kadar çok mutlu çift görürseniz görün, sevgililik müessesesinden uzak durun. Mümkünse görücü usulü evlenin hatta. Çünkü X, sevgililik, çok kez insanı buhranlara sürükler ama bağımlılık da yapar. Artık ne sevgiliyle, ne sevgilisiz yaşayabiliyorsunuzdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söyleyecek sözün varsa sen de paylaş.