6 Ekim 2012 Cumartesi

Göz Kamaştırıcı Güneşi Fark Edemeyen Kör İnsan

Nobel ödüllü bir bilim adamı, Craig C. Mello ziyaret etti okulumuzu ve hoş bir konuşma yaptı, bilimsel keşfini tanıttı dün. 40 kadar liseli, birçok tıp öğrencisi ve Hacettepe profesörleri de dikkatle dinledi onu. Evet, Hacettepe insanlarını anlıyorum ama gelip de salona yerleşen o 40 liseliyi ben de çözebilmiş değilim. Birinci sınıfların bile zar zor anladığı terimler ve yabancı bir dil varken sırf “Ünlü biri ziyaret etti ülkemizi, görsün çocuklar!” düşüncesiyle mi getirilmişlerdi acaba? Bilmiyorum.

Hayvan hücresinin kendisine ait olan genetik materyal ile kendisine ait olmayanı ayırt etmesini sağlayan mekanizmayı bulmuş Profesör Mello ve çalışma arkadaşı. Bana çok da müthiş bir buluşmuş gibi görünmedi; tıbba nasıl bir katkıda bulunulur bu buluşla, henüz algılayamadığımdan olmalı.

Onun ardından kürsüye Türk bir bilim adamı çıktı. Yurtdışındaki kendi laboratuvarında çalışma arkadaşlarıyla beraber keşfettiği şey, eğer anlattıklarının hepsi doğruysa, Nobel ödüllününkinden çok daha büyük ve çığır açıcı, yararlı bir şey… Ama Türk profesörün pek dinleyicisi olmadı, salon boşaldı, insanlar dağıldı. Çünkü bir Nobel ödülü yoktu, ilgiyi hak etmiyordu. (!)

Konuşmalar sona erdiğinde üniversite, konuşmacılara hediyelerini takdim etti ve salonda kalan az sayıda öğrenci de bir bir Mello’nun yanına seğirtmeye başladı. Ellerinde not defterleriyle Nobel ödüllü birinin imzasını alma çabası…

İnsanlar dandik bir Nobel ödülünü diyabetin çözümünden daha değerli görüyorlar. İnsanlar kıymetsiz bir not defterinin üzerine bir insan tarafından bırakılmış kara lekeyi, o insanın elini sıkmaktan, konuşmasını dinlemekten daha değerli görüyorlar. İnsanların gözleri maddi olan şeylerle kör olmuş vaziyette… Ne zaman anlayacağız manevi olanın kıymetini? Ne zaman, açılacak gözlerimiz? Ne zaman gerçekten parlak bir şey gördüğümüzde kamaşacak o gözler ve takdir edeceğiz? Ne zaman?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söyleyecek sözün varsa sen de paylaş.