16 Ağustos 2012 Perşembe

Yaşlı Adamın Usturası

Aslında tıpla hiç ilgisi olmayan bir sebepten yazmaya başladım şu yazıyı. Ama tıp iliğime işlemiş. Bir de şu aralar kendimi doktor adaylığı dışında bir şeylerle ilişkilendiremiyorum. Varsa yoksa tıp…

OCCAM’IN USTURASI

Occam… Kimmiş, ne yapmış, bir fikre, düşünce tarzına ismini vermeden önce nasıl tecrübeler yaşamış bilmiyorum. İçinde ustura sözü de geçiyor, gerçekten ilginç bir hikâyesi olmalı… İnternette araştırmak gerek. (Occam adamın adı değil, yaşadığı yerin adıymış. Adamın adı William’mış. İlginç bir hikâyesi de yokmuş. Tarz olsun diye koymuşlar bu adı. Devam…)

William’ın bir dünya görüşü vardı. Ona göre: “Her şeyin birbirine eşit olduğu bir ortamda en basit açıklama, doğruya en yakın olandır.” Yani diyor ki bir şeyi kıvırmaya, bükmeye, değiştirmeye, çok karmaşıklaştırmaya gerek yok; en basit olan doğrudur.

İsmi İngilizce “Mavi ibikli kuş” ve “Aslan yürekli” anlamlarına gelen kelimelerin birleşimiyle türetilen 3 buçuk yaşındaki kız acil servise girdiğinde kimse en basit açıklamanın doğru olabileceğini düşünmemişti. Güneş çarpması tanısı koymuşlar başka bir hastanede. Çocuk acilden girdiğinde elleri kasılıydı, gözleri sola yukarı kayıyordu. Kocaman açtığı ağzından salyalar akarken inliyordu kız. Kuzenlerinde benzer bulgular ortaya çıktı. Kuzenleri çağırıldı. Beyin omurilik sıvısı alındı. Beyin tomografisi çekildi. Elektroansefalograma girdi. Güneş çarpması teşhisi konuldu. En basit, en dolambaçsız cevaptı sıcak çarpması; doğruydu. Occam’ın usturası!

Bu aralar sık yaptığım bir şey değil arkadaşlarımla sohbet etmek… Sürekli konuşurum, sürekli bir şeyler anlatırım, sürekli bir şeyler dinlerim. Arkadaşlarımla aramızdaki şeyleri çok çabuk tüketiriz, tüketiyormuşuz, tüketmişiz, artık zevk vermiyor onlarla sohbet etmek. Ama konuştuğum biri var. Onunla çok konuşmadım, ona çok şey anlatmadım, onu çok sık dinlemedim; benim için hemen harcanamayacak kadar değerli, özel zamanlarda mesaj atılacak kadar özel biriydi. Bu, ayrıcalıklı bir zaman, depresyondayım galiba, onunla konuşuyorum sadece.

“Birinden çok hoşlanıyorum, bana karşı hislerini merak ediyorum.”
“Nasıl biri, ne yaptı da çaldı kalbini?”
“Aslında hiç… Çok da yakışıklı sayılmaz. Sadece benle ilgilendiğini hissettiriyor.”
Occam’ım usturası! Sadece onla ilgilendiğini hissettirmek… Bazen birinin kalbine giden yol bu kadar kısa olabiliyor.

Ve Occam’ın usturası! Arkadaşlarımla aramdaki sorununun çözümü de burada aslında. “Tükettik bir şeyleri” bahane…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söyleyecek sözün varsa sen de paylaş.