23 Haziran 2012 Cumartesi

Freud Gibi Damgamı Vuramayacağım Dünyaya

Sigmund Freud
Hey! Hey, ben… Bana diyorum! Duymuyor muyum beni? Duyuyorum, biliyorum, duymazlıktan geliyorum. Bana bir şey söyleyeyim mi? Benden bir yol olmaz.

Ben dünyaya Freud gibi damgamı vuramayacağım mesela. Niye, daha az sapığım ve insana daha büyük ve karmaşık bir şey olarak bakıyorum diye mi? Nedenini bilemem, ama olmayacak yani, bilmeliyim bunu. Tıbba girmekmiş, komiteymiş, finalmiş, zartmış zurtmuş… Hepsi iyi güzel ama tüm bunların sonunda, sonumda, bir Freud olamayacağım. İnsanlar beni hatırlamayacaklar bundan 100 yıl sonra. Bir yerlerde ismim yazacak belki. Belki bir kitabın tozlu sayfaları, belki bir taşınabilir belleğin yongalarında saklı… Ama kimse gerçek manada hatırlamayacak beni. Hani şu an şunu yazıyorum ama bunu bana yazdıran kızın kim olduğunu bilmeyecek mesela hiç kimse. O kız da 100 yıl sonra silinip gitmiş olacak dünyadan. Tüm dünyalar şimdi bizim… Ama ölünce biz dünyanın olacağız, dünya da bizi sindirip devam edecek yoluna. Başka Suskunlarla, başka Gevezelerle…

“Kötü müyüm, neyim var?” diye sormamalıyım kendime. Sahip olduğum her şeyi, şu kolu, şu bacağı, şu benliği, seni, her şeyi saymamı mı bekliyorum benden? Sahi… Onlar da benim değil aslında, dünyanın malı… Yani anlayacağın: Hiçbir şeyim yok, çok iyiyim ben.

Bir Freud bile olamayacaksam şu dünyada ne olmuş? Dünyanın sonu değil ya… Değil işte. Keşke dünyanın sonu olsa… Keşke dünyanın sonunu ben getirsem de herkes tanısa beni, tanımasalar bile dünyaya bir damga vurmuş olsam. Ama getiremem, gelmez ki, ben elimi uzatınca utanır, sıkılır, uzatmaz elini, gelmez peşimden. Ben göçüp gideceğiz, dünya da bizi sindirip devam edecek yoluna.

Gerçekten çok vahim bir tablo mu çizdik? Zannetmem. Evet, dünyaya damgamı vuramayacaksın. Öte yandan umurumda mı iz bırakmak? Önemli olan dünyada bir iz bırakmamız mı? Bence önemli olan dünyadan güzel bir iz taşımak… Yüzündeki stres sivilcelerini kastetmiyorum. Hayır, benim sözünü ettiğim beynimin kıvrımlarına işlenmiş olan, ödül bölgemi harekete geçiren, beni mutlu eden, şu üç günlük dünyada üç günlüğüne de olsa mutlu edebilen şeyler… Ben öldükten sonra iz bırakmışım, hatırlanmışım, ünlü olmuşum neye yarar? Ben ölmüş olacağız. Hatta mümkünse bütün izlerimizi alıp gidelim, üzülmesin kimse arkamızdan ya da sevinmesinler, ben yoksam izlerim de olmasın, kimseye borcum, kimsenin bana borcu kalmasın.

Hey! Hey, ben… Evet, evet, buradaki, bana diyorum. Duyuyorum, biliyorum. Benden bir yol olmaz. Olmasın da zaten. Mutlu olayım yeter.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söyleyecek sözün varsa sen de paylaş.